Wen Qing, Wen Bai ile arasına mesafe koymaya başlamıştı.
Dışarıda yaptıkları toplantılardan sonra ne kadar yorgun olursa olsun daima ofise dönüp arabasını alıp eve dönüyordu. Ayrıca Wen Bai’yi cesaretlendirmek için kafasını pat patlamayı da bırakmıştı.
Wen Qing burnunun ucunu okşadı. Wen Bai’nin ona karşı bu tarz hisler besleyip beslememesinin önemi olmaksızın, böyle durumlar için önlem almakta her zaman fayda vardı.
Wen Bai, diğeri yardımlarını reddettiğinde herhangi bir tepki göstermemişti. Yalnızca başını sallayarak onaylamıştı. Belki de fazla abartıyordu?
Gerçeklik yüzüne aniden çarparak Wen Qing’in abartmadığını hatırlattı.
Bugün Wen Qing içeçek hazırladıkları odada kahve yapmak için sıcak su kaynatırken Wen Bai onu içeriye kadar takip etmişti. Wen Qing, Wen Bai’ye selam verircesine hafifçe kafasını sallayarak gülümsemişti. Sıcak suyu kaynattıktan sonra, herhangi bir şeker almadan çıkmaya hazırlanıyordu. Wen Bai odanın kapısını kitlemişti. Kapının önünde durarak kafasını hafifçe eğmiş Wen Qing’in gözlerine bakıyordu.
Wen Qing kaşlarını çatıp kahvesini bıraktı, “Ne var?”
“Şeker koymayı unuttun.”
Wen Qing kafasını sallayıp, “Evet. Ne kadar acı olursa o kadar uyanık kalırım.” dedi.
“Uyanık kalmak için mi?” Wen Bai kaşlarını kaldırıp Wen Qing’e baktı ve “Sana yardımcı olabilirim.” dedi.
Wen Qing tepki vermeye vakit bulamadan Wen Bai üst dudağını dudaklarıyla sarmıştı. Wen Qing şaşkınlık içinde dururken, Wen Bai ağzındaki tükürüğü emerek sıcak dilini doğrudan ağzının içine itti.
Wen Qing çırpınıyordu ama aynı zamanda vereceği büyük herhangi bir tepkinin dışarıdaki herkesin dikkatini çekeceğinden korkmuştu. Bir süre sonra, Wen Bai’nin eli kalçasını okşamaya başlamıştı. Wen Qing kendini toparladı ve diğer kişinin dudaklarını ısırmadan önce kalbini sertleştirdi.
Wen Bai acı içinde Wen Qing’den ayrılmıştı. Dudağının kenarları kanlıydı. Wen Qing, Wen Bai’ye nazik veya yumuşak olarak tanımlanamayacak bir ifadeyle bakmıştı.
Wen Bai Wen Qing’in bir şey söyleceğini sanmıştı fakat o sessiz kalmış, yalnızca kıyafetleri düzeltmiş ve odadan çıkmıştı.
Wen Qing’in başı ağrıyordu. Neden günümüz gençleri yaşlı erkeklerden hoşlanıyordu?
O günden sonra, Wen Qing ve Wen Bai arasındaki atmosfer tuhaflaşmıştı.
Fang Qi aralarındaki bu durumu hissetmişti. Wen Qing’le işle alakalı bir dosyayı konuştukları bir günün sonunda, gözlerini kıstı ve Wen Qing’e yargılayıcı bir bakış atıp, “Wen Bai ile aranda bir şey mi var?” diye sordu.
Wen Qing sırıttı, “Aramızda nasıl bir şey olabilir?”
Fang Qi de gülümseyip, “Senin eski sınıf arkadaşınım. Cinsel yönelimini çok iyi biliyorum.” Dedi.
Wen Qing sessiz kalıp Fang Qi’nin devam etmesini bekliyordu. Fang Qi’ye bakan gözlerinde muzip bir ifade vardı.