Qiang Jin Jiu 2. Sopayla Dövülerek Ölmek

Share
  • 28 Şubat 2023

2. Sopayla Dövülerek Ölmek

₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪

İmparatorluk Hapishanesi’nin içi kasvetliydi. Shen Zechuan’ın elleri ve bacakları üşüyordu. Nefes alması güçleşiyordu. Bileklerini bükmeye devam etti fakat kendir otu tarafından o kadar sıkı tutuluyordu ki çabaları boşaydı.

Kum çuvalı, göğsünde ezilip onu derin bir havuza atılmış gibi hissettiriyordu. Kulakları uğulduyordu ve nefesleri düzensizdi. Soluk alıp vermesi o kadar zordu ki boğuluyormuş gibi hissediyordu.

Shen Zechuan, gözlerini parmaklıkların ötesindeki mum ışığına bakmak için çevirdi.

Koridordaki birkaç İmparatorluk Koruması, parmak tahmin oyunu oynarken içip bağırıyordu. Shen Zechuan’a bakmak için fazlasıyla meşgullerdi. Kum çuvalı, Shen Zechuan’ı kabaca yapılmış hasır bir paspasın üstüne çivilemişti. Nefessizlikten kaynaklanan mide bulantısı, onu sel suyunun yükselmesi gibi içine çekmişti.

Etrafındaki her şey dönüyordu. Shen Zechuan başını kaldırdı ve bacaklarını hareket ettirmek için dişlerini sıktı. İki bacağı da uyuşana kadar sopalanmıştı; kaldırdığında hiçbir şey hissetmiyordu. Ahşap kalastan yapılmış yatağın sol köşesine ayağıyla bastı. Zaten böcek istilasından çürüyordu; aslında, ilk gününde buraya oturarak biraz zarar vermişti.

Nefes alması güçleşti.

Shen Zechuan o köşeye ayağıyla bastı ve tüm gücüyle vurdu. Ama bacakları o kadar zayıftı ki tekmesinden en ufak bir ses bile çıkmamıştı. Yatağın kalası birazcık bile yerinden oynamamıştı. Sırtındaki kıyafetler ıslanıncaya kadar bardaktan boşanırcasına soğuk terler döktü.

Yaşamak için can atıyordu.

Shen Zechuan’ın boğazından ümitsiz hıçkırıklar kaçtı. Kanayana kadar dilini ısırdı ve tekrar yatak kalasına vurdu.

Ji Mu’nun acımasızca davranılmış ve zar zor tanınan cesedi, yaşam arzusunu ateşleyen kamçıydı. Ji Mu’nun sesi hâlâ kulaklarında yankılanıyordu.

Yaşamalıydı!

Shen Zechuan nihayet bir “tak” sesi duyuncaya kadar tahtaya hiddetle vurmuştu. Yatak tahtasının yarısı çöküp yanına düştü. Hemen ardından kum çuvalı da devrildi. Kendini sanki su yüzeyinden çıkmış ve koca bir ağız dolusu havayı içine çekmiş gibi yere attı.

Zemin buz gibi soğuktu. Shen Zechuan’ın yaralı bacakları emirlerine kulak asacak gibi değildi, bu yüzden kendini dirsekleriyle destekledi. Ter, burun kemerinden aşağı damladı. Hapishane soğuktu, ama tüm vücudu yanıyormuş gibi hissediyordu. O kadar yakıcıydı ki içi kaynıyordu. Nihayetinde, öğürmek için başını eğmekten kendini alamadı.

Shen Wei ölmeyi hak ediyordu.

Zhengbo’da savunma bölgesi oluşturmak için Altı Makam arasında bölünmüş yüz yirmi bin askerî kuvvet vardı. Chashi Nehri’ndeki yenilgiden sonra Biansha Süvarisi, Dunzhou’yu işgal etmişti. Sorgucunun da söylediği gibi, hâlâ durumu kurtarma şansı vardı. Shen Wei’nin sadece iyi eğitimli ve güçlü bir ordusu yoktu; ayrıca heybetli bir ordu hükmü vardı. Duanzhou’nun Üç Şehri’nde konuşlandırılması için hazır bulunan garnizon birlikleri de vardı. Yine de beklenmedik bir şekilde Duanzhou’dan vazgeçmiş ve Dunzhou Prensi’nin ikametgâhında saklanmak için korkak gibi geri çekilmişti.

Onun geri çekilmesi, Zhangbo’nun düşüşünün başlangıcıydı. Biansha Süvarisi, Duanzhou’un Üç Şehri’ni katletmiş ve garnizon birliklerinin morali aniden düşmüştü. Panik içinde güneye kaçmışlardı. Herkes Shen Wei’nin Dunzhou’daki Biansha On İki Kabilesi’yle ölümüne savaşacağını düşünmüştü. Ancak varışlarının haberini aldığında bir kez daha tabanları yağlamıştı.

Zhongbo ordusu ardı ardına yenilgiye uğrayıp geri çekilmişti, Biansha Süvarisi Altı Makam’ın arazilerini tüm ihtişamıyla delip geçerken çelik bir bıçak gibiydi. Dazhou İmparatorluk Başkenti olan Qudu’nun sekiz yüz li* içindeki yollarını takip etmek için atlarını sürmüşlerdi ve sadece savaş ganimetine güvenip savaşa az eşyayla girmişlerdi.

ÇN: Li: Yaklaşık 500m ye denk gelen eski bir uzunluk ölçüsü.

Shen Wei, geri çekilme sırasında yakılmış toprak politikasını uygulasaydı ve şehirdeki tahıl ambarlarını yaksaydı, düşmanlar için hiçbir şey kalmayacaktı, Biansha Süvarisi’nin bu kadar ilerlemesinin hiçbir yolu olmayacaktı. Çünkü yanlarında hiçbir ordu malzemesi getirmemişlerdi ve tedariklerini doldurmak için istila ettikleri şehirlerin tahıllarına güvenmek zorunda kalmışlardı. Şehirdeki tahıllar yakılarak ortadan kaldırıldıktan sonra, en sert Biansha Süvarisi bile aç kalmak zorunda kalacaktı.

Açlıktan ölen bir asker savaşmaya devam edemezdi. Zamanı geldiğinde, Libei Zırhlı Süvarisi, Biansha On iki Kabilesi’nin geri çekilmesini durdurmak için Buz Nehri’ni geçecekti, Qidong Beş Kumandanlık Garnizonları ise Tianfei Gözcü Kulesi’nden tüm olası kaçış yollarını mühürleyecekti. Bu palalar daha sonra kaplumbağa gibi bir kavanoza hapsolacaklardı. Kışın asla hayatta kalamazlardı.

Ama Shen Wei bunu yapmamıştı.

Direnmekten öylece vazgeçmemişti; ayrıca şehirdeki tüm tahıl ambarlarını Biansha Süvarisi’ne bırakmıştı. Biansha Süvarisi Dazhou şehirlerinin katliamını gerçekleştirmek için Dazhou’nun tedariklerine güveniyordu. Shen Wei sayesinde atları, halkı toplayacakve askerleri Chashi Nehri’ne kaçıracak kadar iyi beslenmişti, burada hepsi bir gecede Biansha Süvarisi tarafından katledilmişti*.

ÇN: Katledilmek derken, kahramanlıklarını ve zaferlerini sergilemek için düşmanları öldürüp yığmak, v.s.

Shen Zechuan ölmekten kıl payı kurtulmuştu.

Ve şimdi, Qudu hesaplaşmak istiyordu. Shen Wei’nin hâlâ hayattayken verdiği konuşlandırma emirlerinin aceleyle verildiği açıktı. Gerçekten de içeriden ve dışarıdan bir saldırı başlatmak için Biansha On iki Kabilesi ile gizlice anlaşmış gibi görünüyordu. Yine de Shen Wei’nin cezalandırma korkusuyla kendini kurban etmiş ve tüm belgeleri kendisiyle birlikte yakarak yok etmişti. Görevlerinde etkili ve verimli olan İmparatorluk Korumaları’nın bile akılları başından gitmişti.

İmparator, meselenin derinine inmek istemişti, bu yüzden tek yapabilecekleri, bilebilecek ve geriye kalan tek kişi olan Shen Zechuan’ı sorgulamaya devam etmekti. Fakat Shen Zechuan’ın biyolojik annesi Duanzhou’da bir dansçıydı. Shen Wei’nin çok fazla oğlu vardı ve Shen Zechuan sekizinci shu* oğluydu. Klanında yaşına veya rütbesine göre onun için gerçekten bir yer yoktu. Bu yüzden uzun zamandır Dunzhou Prensi’nin İkametgâhı tarafından, vahşi doğada* yetiştirilmek üzere Duanzhou’ya sürülmüştü. Shen Wei muhtemelen böyle bir oğlu olduğunu hatırlamıyordu bile.

ÇN: “shu”: Metresten doğan. Resmi eşlerden doğan Di oğullarından daha düşük statüdelerdir.

“vahşi doğa”: Kendi ebeveynleri olmadan özgür ve doğal bir şekilde, ona yol gösterecek ve müdahale edecek biri olmadan büyümesi için terk edilmesi. (Ailevi ve toplumsal beklentileri karşılamak için gençken kalıba sokulmanın tam tersi.)

Biri onu öldürmek istiyordu.

Bu tam olarak bir sır değildi. Buraya babası için günah keçisi olarak gönderilmişti. Zhongbo’daki Shen Klanı’nın son üyesiydi ve oğul babasının borçlarını ödemek zorundaydı. Bu yüzden İmparatorluk Hapishanesi’ndeki sorgulama tamamlandıktan sonra, İmparator hayatını kesinlikle Zhongbo’nun Dunzhou bölgesindeki Chashi Nehri’nde öldürülen otuz bin askerin anısına bir kurban olarak sunmak için kullanacaktı.

Yine de böyle bir suikast sonucu olmamalıydı.

Shen Zechuan başparmağıyla dudaklarının kenarını sildi ve ağzındaki kanı tükürmek için başını çevirdi.

Shen Wei gerçekten ihanet etmek niyetiyle yabancı düşmanlarıyla komplo kursaydı, Shen Zechuan er ya da geç ölmek zorunda kalacaktı. Onun gibi önemsiz bir shu piçine suikast düzenlemek gibi gereksiz bir hamle yapmasının sebebi neydi? Başkentte hâlâ sorgu hakkında endişelenen biri vardı. Eğer durum buysa, Shen Wei’nin birliklerinin yenilgisinde bir hile olmalıydı.

Shen Zechuan hiçbir şey bilmiyordu.

Duanzhou’da bir shifusu* vardı ve kardeşi Ji Mu, shifusunun tek oğluydu. Ona göre Shen Wei, onunla hiçbir ilgisi olmayan Jianxing Prensi idi. Shen Wei düşmanlarla komplo kurduysa bile bu konuda hiçbir fikri yoktu.

ÇN: Shifu: Müritlerin ustalarına hitap şekli

Ama inkâr etmeliydi.

Shen Zechuan’ın yayıldığı zemin öyle kemik dondurucu bir soğukluktaydı ki gün boyunca olduğundan daha uyanıktı. İmparatorluk Korumaları’nın imparatorluk fermanının emriyle tutukladığı bir caniydi. Tüm tutuklama yetkileri, çağrı buyrukları ve resmi yargı kararları doğrudan en üstten gelmişti. Onu doğrudan Xiao Jiming’in, Libei’nin Kalıtsal Prensi’nin* ellerinden alıp, İmparatorluk Hapishanesi’ne koymuş, Üç Yargı Dairesi’nin* Hapishane Duruşması’nı bile es geçmişti.

Bu açıkça İmparator’un bunu asla göz ardı etmeme ve konunun dibine ulaşma konusundaki katı kararının bir göstergesiydi. Fakat böyle bir durumda, İmparator kendisini kişisel olarak sorgulayamadan önce onu susturmak için böylesine pervasız bir hareket yapmaya kim cesaret edebilirdi?

Soğuk rüzgâr hâlâ pencereden uğulduyordu. Shen Zechuan gözlerini çevirdi ve karanlıkta duvara baktı. Onları bir daha kapatmaya cesaret edemedi.

Ertesi gün hava biraz serindi. Shen Zechuan tekrar salona getirilmişti. Dışarıda bir kar fırtınası esiyordu. Geçen gün kendisine karşı soğuk olan sorgucu şimdi iki eliyle çay ikram ederken ve taishi* sandalyesinin yanında saygı ile beklerken gülümsüyordu.

Koltukta oturan yaşlı, solgun yüzlü ve sakalsız bir harem ağası vardı. Kadife yandun* şapkası takıyordu, cübbesinde kabak desenli* mandarin rozeti* vardı. Pelerini öylece onun üzerine örtülmüştü ve zihnini dinlendirirken değerli, zarif bir erik çiçeği el ısıtıcısı* tutuyordu. Hareketleri dinledi, sonra Shen Zechuan’a bakmak için gözlerini açtı.

“Manevi baba.” Shen Zechuan’ı sorgulamak için imparatorluk fermanı doğrultusunda hareket eden Ji Lei, “Bu Jianxing Prensi Shen Wei’nin hayatta kalan torunu*” demek için öne eğildi.

Pan Rugui, Shen Zechuan’a baktı ve “Nasıl bu kanıya vardın?” diye sordu.

Ji Lei farkındaydı ki Pan Rugui ona Shen Zuchuan’ın neden tamamen pis ve kokuşmuş olduğunu sormuyordu ama Shen Zuchuan hariç, neden ve nerede olduğunu henüz merak etmemesinin sebebini soruyordu.

Ji Lei’nin alnı terlemişti, ama silmeye cesaret edemedi. Başını eğmeye devam etti ve yanıtladı, “Bu delikanlı cahil. Onu Zhongbo’dan geri getirdiğimizden beri çılgına dönmüş halde. Kimden cesaret aldığını bilmiyoruz, ama itiraf etmeyi reddediyor.”

“Majestelerinin tutuklama emriyle aranan bir suçlu.” Pan Rugui sunulan çayı kabul etmedi. “Ünlü İmparatorluk Hapishanesi’ne sizin tarafınızdan şahsen sorgulanması için gönderilen on beş ya da on altı yaşında bir çocuk, Ekselansları Ji. Yine de bir itiraf beyanını bile teslim edemiyorsunuz.”

Çay fincanını elinde tutan Ji Lei acı bir gülümsemeyle konuştu, “Tam da bu yüzden izinsiz işkence yapmaya cesaret edemem. Geldiğinde zaten soğuk algınlığı çekiyordu. Geri durmadan işkence ettiğimiz için ölürse, bu Shen Wei davası faili meçhul bir dava olarak sonuçlanacaktı.”

Pan Rugui, Shen Zechuan’ı bir anlığına inceledi ve “Hepimiz Efendimiz’in köpekleriyiz. Dişleri artık keskin değilse bir köpeği tutmanın bir anlamı yoktur. Kendi zorluklarınız olduğunu biliyorum, ama bunların hepsi görevlerinizin bir parçası. Majesteleri onu şimdi görmek istiyor. İmparatorluk Korumaları için anlayış ve düşünceyi göstermenin yolu budur. Nasıl hâlâ sızlanabilirsin?”

Ji Lei apar topar saygıyla eğildi ve şöyle dedi, “Manevi babam haklı. Bu oğul usulüne uygun şekilde kınandı.”

Pan Rugui bir onay homurtusu çıkardı ve konuştu “Onu temizleyin. Bu pislikle Majesteleri’nin karşısına çıkamaz.”

Shen Zechuan, yıkanmak için ve temiz bir pamuklu takım giymeden önce uyluklarındaki yaralar sarılsın diye ayak işleriyle uğraşan kişi tarafından alındı. Onun hakkında emrederlerken onların merhametine kalmıştı. Yürümek için çok isteksizdi; hatta at arabasına tırmanmak için biraz çaba sarf etmişti.

Pan Rugui sonunda Ji Lei’nin çayını kabul etti. Shen Zechuan’ın arkasına baktı ve “Gerçekten Shen Klanı’nın hayatta kalan son üyesi mi?” dedi.

Ji Lei, “Doğru. Chashi Obruğu’ndan sağ kalan tek kişi. Libei’nin Kalıtsal Prensi Xiao, onu bizzat tutukladı. Bütün bu süre boyunca, Libei Zırhlı Süvarisi’nin mahkûm vagonunda gözaltında tutuldu. Buraya gelene kadar yolda hiç kimse ona dokunmadı.”

Ç/N: Obruk: İçinde su biriken çukur yer, doğal kuyu.

Pan Rugui soğuk çayını yudumladı. Uzun bir süre sonra üstünkörü gülümsedi ve “Kalıtsal Prens Xiao sağduyulu bir adam,” dedi.

◈◈◈

Shen Zechuan arabadan indi ve İmparatorluk Korumaları’nın onu uzun bir yolda taşımasına izin verdi. Şiddetli kar yüzüne çarpıyordu. Harem ağası aceleyle yolu gösterirken, saçma tek bir söz söylememişti.

Saçakların altında saygıyla bekleyen küçük harem ağası, Pan Rugui Mingli Salonu’nun önüne geldiğinde onu almaya geldi. Pan Rugui pelerini çıkardı, cübbesinin dış katmanını değiştirmesine yardım etti ve sonra Pan Rugui’nin ellerindeki el ısıtıcısını devraldı. İçeri girdiğini zaten duyurmuşlardı. Pan Rugui kapının önünde eğildi ve “Majesteleri, bu köle,* adamı getirdi,” dedi.

Kısa bir süre sonra, alçak ve telaşsız bir ses çınladı, “Onu içeri getirin”.

Shen Zechuan’ın nefesleri kesik kesikti. Onu çoktan destekleyerek içeri götürmüşlerdi. İçeride tütsü yanıyordu ama boğucu bir sıcaklığı yoktu. Gözünün kenarıyla tarayıp salonun içinde iki metrelik bir bakışı bir an için görür gibi olurken aralıklı öksürük seslerini dinledi.

İmparator Xiande koyu lacivert bir daopao* giymişti. Zayıflıktan kemikleri görünüyordu ve vücudu çelimsizdi. Büyük ve küçük hastalıklar, tahta çıktığı üç yıl içinde kendisini rahatsız etmeyi hiç bırakmamıştı. Sandalyeye oturdu, dikdörtgen yüzü hayat enerjisi ve kan eksikliği* nedeniyle özellikle nazik ve narin görünüyordu.

“Ji Lei onu birkaç gündür deniyordu.” İmparator Xiande, arkada diz çöken Ji lei’ye baktı. “Bir sonuca varıldı mı?”

Ji Lei diz çöktü ve şöyle dedi: “Majestelerine cevap veriyorum, bu delikanlıya ait kelimeler tutarsız ve boşluklarla dolu. Bu birkaç gündür itiraf ettiği her şey çelişkili ve inanılamaz.”

İmparator Xiande, “Bana itiraf ettiği her şeyi sun,” dedi.

Ji Lei, yeminli itiraf ifadesini koynundan çıkardı ve iki eliyle Pan Rugui’ye verdi. Pan Rugui tekrar aceleyle ileri gitti ve saygıyla İmparator Xiande’ye sundu.

İmparator Xiande bir kez baktı. Chashi Obruğu ile ilgili bölüme geldiğinde ağzını kapattı ve öksürmeye başladı. Pan Rugui’nin onun için silmesine izin vermedi; bunun yerine dudaklarının arasındaki kanı bir mendille sildi. Ağır bir sesle, “Otuz bin asker obrukta hayatını kaybetti ama Shen Wei yaşıyor. Bu gerçekten insanın kanının beynine sıçramasına sebep oluyor!”

Shen Zechuan gözlerini kapadı ve göğsü çarpmaya başladı. Beklediği gibi, bir sonraki an İmparator Xiande’nin emirlerini duydu.

“Başını kaldır!”

Shen Zechuan’ın nefesi hızlandı. Yerdeki kendini desteklediği avuç içleri buz gibi soğuk hissediyordu. Başını yavaşça kaldırdı, gözleri dikkatlice İmparator Xiande’nin botlarına indi.

İmparator Xiande ona baktı ve sordu, “Sen Shen Wei’nin oğlu ve Chashi Obruğu’ndan sağ kalan tek kişisin. Söyleyecek sözün var mı?”

Shen Zechuan’ın gözleri kızardı. Hıçkırarak ağlayıp hiçbir şey söylemezken vücudu hafifçe titriyordu.

İfadesinde değişiklik olmayan, İmparator Xiande “Bana cevap ver!”* diye buyurdu.

Shen Zechuan aniden gözlerini kaldırdı. Gözyaşları yanakları boyunca damlıyordu. Kısa bir an için gözlerini kaldırdı, sonra sertçe yere diz çöktü. Omuzları titredi ve boğazında sarsılan hıçkırıklar titremeyle birlikte arttı.

“Majesteleri… Majesteleri! Babam ülkeye sadık. Birliklerinin yenilgisinden sonra ülke ve Zhongbo Büyükleri ile yüzleşmek için çok utanıyordu. Bu yüzden, kefaretini ödemek için kendini kurban etti!”

İmparator Xiande çıkıştı, “Ne saçmalıyorsun?! Ülkeye adanmışsa neden geri çekilmeye devam etti?”

Shen Zechuan’ın sesi hıçkırıklarından boğuktu. “Babam bütün oğullarını savaş alanına gönderdi. En büyük kardeşim Shen Zhouji, O Biansha halkı tarafından Chashi halk güzergahı boyunca atın arkasında sürüklenerek ölümüne işkence gördü! Sadakati için olmasa neden bu kadar ileri gitsin?”

İmparator Xiande konuştu, “Chashi savaşını gündeme getirmeye nasıl cesaret edersin? Shen Zhouji savaştan önce kaçtı. Suçu affedilemez!”

Shen Zechuan, akan gözyaşlarıyla İmparator Xiande’ye baktı. Çatlak bir sesle konuştu, “Chashi’deki savaş bir katliamdı. En büyük kardeşim ahmak ve beceriksiz olabilir ancak üç gün boyunca Chashi’yi savundu. Savaş durumunun askeri istihbaratı bu üç gün içinde Qidong ve Libei’ye teslim edildi. Bu üç gün olmasaydı…”

Devam edemeyecek kadar duygularla boğulmuştu.

İmparator Xiande elindeki itirafa baktı. Shen Zechuan’ın hıçkırıklarının sesleri dışında tüm salon sessizdi. Bu zorlu uzun sessizliğin ortasında Shen Zechuan tırnaklarıyla etini kazıdı.

İmparator Xiande aniden uzun bir iç çekti ve sordu, “Shen Wei hiç düşmanlarla gizlice anlaştı mı?” diye sordu.

Shen Zechuan’ın cevabı kararlı ve kesindi. “Asla.”

Beklenmedik bir şekilde, İmparator Xiande itirafı bıraktı ve ansızın soğuyan bir sesle konuştu, “Bu çocuk kurnaz ve hükümdarı aldatma niyeti barındırıyor. Yaşamana izin vermemeliyim! Pan Rugui, onu sürükleyin ve Duancheng Kapıları’nda ölene kadar sopayla* dövün!”

“Bu köle itaat ediyor!” Pan Rugui hemen emirlerini aldı ve geri çekilmek için eğildi.

Shen Zechuan sanki buzlu bir su kabına batırılmış gibi her yerinde soğuk hissediyordu. Aniden mücadele etmeye başladıancak İmparatorluk Korumaları ağzını kapatmış ve onu hızla Mingli Salonu’ndan dışarı sürüklemişti.

₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪

NOTLAR

Kalıtsal Prens: Kalıtsal Prens, ya da ‘Mirasçı Prens’, (世子, shizi) İmparator’un Veliaht Prensi (太子, taizi) ile karıştırılmamalıdır. Bu, birinci sınıf bir prensin en büyük dizisine (aynı zamanda meşru mirasçı) verilen bir unvandır. Özetlemek gerekirse, Ming Hanedanlığı sırasında prensler (王) veya lordlar, Çin’deki çeşitli tımarlar üzerinde nominal lordluk ile emperyal bürokrasinin üyeleri olarak adlandırılır ve maaşlandırıldı.

Üç Yargı Dairesi:Ming Hanedanlığı’nda, yüksek mahkeme, kararları İmparator’un onayına sunulması gereken “Üç Yargı Dairesi tarafından Ortak Yargılama” (三司会) olarak biliniyordu. Üç Yargı Dairesi Adalet Bakanlığı (刑部), Adli İnceleme Mahkemesi (大理寺) ve Baş Gözetim Bürosu’dur (都察院).

Taishi: 师椅 Taishi Sandalye veya Büyük ÖncüSandalyesi, antik Çin’de ahşap bir klasik koltuk tarzıdır.

Yandun Şapka: (天鹤绒) 烟墩帽 (kadife) yandun şapka, Ming Hanedanlığı'ndaki harem ağaları tarafından giyilen bir şapka

Yandun Şapka: (鹤绒) 烟墩帽 (kadife) yandun şapka, Ming Hanedanlığı’ndaki harem ağaları tarafından giyilen bir şapka. Kışın kadife veya krepondan yapılırdı.

Kabak deseni: 葫芦景 resmi kıyafetlerin mandarin meydanlarında veya rütbe rozetleri üzerindekullanılan bir sukabağı veya şişe kabak desenidir (bir sonraki dipnota bakınız). 12. ayın 23 / 24’ünden ay yeni yılına (Bahar Şenliği olarak da bilinir) kadar Ming Hanedanı’nın içişleri bakanları baharı karşılamak için kıyafetlerinde sukabağı veya balkabağı desenleri giymek zorunda kaldılar.

Mandarin Rozeti: 补子 (buzi) rütbe rozetleri veya mandarin rozetleri, giyen bir görevlinin rütbesini belirtmek için bir memurun üzerine dikilmiş büyük işlemeli bir rozettir. Ör. Sivil memurlar için kuşları, askeri memurlar için hayvanları tasvir eden rozetlerin kullanılması; kabak gibi “mevsimsel” rozetler bile vardır (önceki dipnota bakınız).

 Sivil memurlar için kuşları, askeri memurlar için hayvanları tasvir eden rozetlerin kullanılması; kabak gibi "mevsimsel" rozetler bile vardır (önceki dipnota bakınız)

El Isıtıcısı: 暖手 küçük bir tencereye benzeyen, taşınabilir el ısıtıcısı. Tangozi olarak da bilinir (婆子).

 Tangozi olarak da bilinir (汤婆子)

Hayatta kalan torun: 余孽 daha spesifik olarak, kötü bir nedenin destekçilerinin hayatta kalması, ancak 孽 kelimesi aynı zamanda cariyeden doğan oğlu da ifade eder, örneğin, kalan soydan gelenler ya da klanın üyesi.

Köle: 奴婢, veya “köle”, genellikle İmparatorla veya imparatorluk cariyeleriyle konuşurken kadın kölelerin veya hizmetçilerin kendilerine hitap etmek için kullanılan ifadedir. Ming Hanedanlığı döneminde harem ağası (İmparatorun yanında hizmet edenler) İmparator ile konuşurken kendilerini ifade etmek için de bu terimi kullanırlardı.

Daopao: 道袍 Daopao; Taoist rahip cübbesiyle karıştırılmamalıdır. Bu Ming Hanedanlığı’nda erkekler tarafından giyilen yaygın bir cübbeydi.

 Bu Ming Hanedanlığı'nda erkekler tarafından giyilen yaygın bir cübbeydi

Hayat enerjisi ve kan eksikliği: Vital 不足 hayati enerji (qi) ve kan eksikliği. Geleneksel Çin Tıbbında (TCM), kişinin vücudunun yin ve yangını korumak için yeterli miktarda qi (veya hayati enerji) gereklidir. Kişinin qi’si eksik olduğunda ağrı, ıstırap ve hastalık meydana gelebilir. Kan eksikliği, birçok hastalığın altında yatan ve çoğunlukla karaciğer, böbrek, kalp ve dalak ile ilişkili bir durumdur. Anemiye benzer görünebilirler, ancak anemi kandaki demir eksikliğinden kaynaklanırken, kan eksikliğinin kanın kendisinin eksikliğinden olduğu görülür.

Ben: 朕 Zhen. İmparator’un kendisine atıfta bulunmak için kullandığı “Ben”, emperyal bir terim. Daha kolay okumak için metinde sadece “Ben”, “bana”, “benim” vb. kullanacağım ancak bu romanda İmparator her zaman “zhen” i kullanır.

Sopayla dövmek: 杖刑 Uzun bir sopa veya kürekle sırt, popo veya bacaklara vurularak bedensel cezalandırma veya işkence.

Sopayla dövmek: 杖刑 Uzun bir sopa veya kürekle sırt, popo veya bacaklara vurularak bedensel cezalandırma veya işkence

Uzun bir sopa veya kürekle sırt, popo veya bacaklara vurularak bedensel cezalandırma veya işkence.

₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪₪

Çevirmen: PebblesHive