Masanın ahşap kenarlarına, daha önce Cui Buqu’un oturduğu yerde, tırnaklarla iki kelime oyulmuştu: Erik Çiçeği.
“Komutanın iddia ettiği güce bakılırsa, bu kelimeleri yazmak, geçen seferden çok daha zayıf görünüyor. Korkarım, üzerinde bir çeşit yara taşıyor.”
Adam konuşmayı pek sevmezdi, fakat kendine engel olamadı, bu yüzden ona hatırlatmanın gerekliliğini hissetti.
“Qiao Xian; Komutan sınırlarını biliyor.”
Qiao Xian, onun kadar uysal değildi, “Komutana o kadar uzun süredir hizmet ediyorsun, onu nasıl da tanımıyorsun? ‘Konu’ söz konusu olduğunda sınırları biliyor, ama kendine geldiğinde asla kendi sınırlarını bilmiyor!”
Zhangsun Bodhi hiçbir şey söylemedi ama ona “Ama bu konuda ne yapabilirsin ki?” Bakışı ile baktı.
Qiao Xian sıkıntılı hissetti, ama gerçekten yapabileceği hiçbir şey yoktu.
Cui Buqu her zaman hedeflerine ulaşana kadar durmayı bilmeyen biriydi. Şu anda, Feng Xiao’ya kaçıp ona Cui Buqu’un kimliğini söylemedikçe ve onu eve geri getirmedikçe, tek seçeneği emirlerine uymaktı. planlarını bozarsa, Cui Buqu’un onu Zuoyue Bürosu’ndan kovacağını biliyordu.
Qiao Xian sadece iç çekti.
“Geç oldu. Parfüm dükkanına gidelim.” Zhangsun Bodhi ona hatırlattı.
“Hadi gidelim.” Qiao Xian masanın yüzeyini fırçaladı ve kelimeler kayboldu Masanın kenarı, sanki orada hiçbir şey olmamış gibi temizdi.
Altı El Zanaatları Şehri’nde parfüm tezgahı sıkıntısı yoktu. Batıdan ve doğudan gelen gezginlerin sık sık karşılaştığı bir şehir olduğu için parfüm dükkanında sadece batıda bulunabilecek çok şey vardı. Ürün çeşitliliği, başkenttekilerden bile daha fazlaydı. Zhangsun Bodhi ve Qiao Xian daha önce erik çiçeği kokusunu araştırmanın çocuk oyuncağı olacağını düşünmüşlerdi; ama bütün bir öğleden sonra ortalıkta koşturup şehirde var olan her duraktan hemen sonra, erik çiçeği ile ilgili sadece üç formül bulabilmişlerdi.
“Şimdi düşündüm de bu bir tesadüf. Senden önce, buraya erik çiçekleri soran genç bir lord vardı. Zayıf ve uzun boyluydu, dışarıdan genç ve yakışıklıydı.” Parfüm dükkanı sahibi bir el hareketi yaptı.
Qiao Xian ve Zhangsun Bodhi birbirlerine baktılar ve parfüm dükkanı sahibinin kimin hakkında konuştuğunu tahmin edebildiler: Feng Xiao’nun astı Pei Jingzhe idi.
Jiejian Bürosu bu ipucunu çoktan takip ettiğinden, yapmaları gereken başka bir şey olmadığı söylenebilirdi. Peki, Komutan bu emri vermek için neden yolundan çıktı?
Cui Buqu asla bu kadar anlamsız bir şey yapmazdı. İkisi de henüz düşünmedikleri bir şey olabileceğini hissettiler.
“Diğer tahminler hakkında yorum yapmaya cesaret edemem, ancak Altı El Zanaatları Şehri içinde, tezgahlarımdaki formüller kesinlikle en düzgün olanlardır. Erik çiçekleri ile ilgili formül isterseniz üç çeşidi vardır. Bunlardan biri, kurtardığım batıdan genç bir bayan tarafından hediye edildi; o bana verdi.”
Dedi parfüm dükkanı sahibi üç kokulu şerit çıkarırken.
Dövüş sanatçılarının koku alma duyusu inanılmaz derecede hassastı. Üzerlerinde parfüm bıraktıkları keşfedilirse onları kolaylıkla ele verirdi. Qiao Xian kendine özgü bir kimliğe sahipti, bu yüzden üzerinde asla herhangi bir koku taşımazdı. Parfümlerle olabildiğince az etkileşime giren onun gibi insanlar için parfüm kokusuna karşı daha da duyarlıydı. Neredeyse aynı anda, toplamda kaç farklı koku olduğunu anlayabiliyordu.
”Bunlar erik çiçekleri ve kayısı çiçekleri mi?” Kadın kokulu şeritleri kokladı ve Zhangsun Bodhi’ye uzatmadan önce sordu. Parfüm dükkanı sahibi başını salladı. “Haklısın. Buna Üç Ay İlkbahar Karı denir; başkentin en popüler parfümüdür. Genç bayanların hepsi buna bayılır, özellikle daha varlıklı hanelerden olanlar seviyor. İlkbahar gelince, taze renkli giysiler giymeyi severler; sonra bu parfümleri sürdüklerinde, seni bir tanrıça gibi gösterdiğini söylerler. Bir grup taliplinin kapınıza gelmesini isteyeceği garanti! “
Rahat bir konuşmacıydı. Müşterileri tarafından sorgulandığında bile, onları ondan satın almaya ikna etmeye çalışıyordu..
“Bu türün adı ‘Sessiz Sular Derinden Akar’; sandal ağacı ve erik çiçeği kokusu var. Size gönül rahatlığı sağlamak ve vücudun kötü kokusunu bastırmak için mükemmeldir. ” dedi başka bir kokulu şerit alırken.
Zhangsun Bodhi onu kokladı ve başını salladı.
Qiao Xian, “Bu istediğimiz erik çiçeği kokusu değil” dedi.
Parfüm dükkanı sahibi üçüncü kokulu şeridi aldı ve onlara verdi, “Bu saf erik çiçeği kokusu olan tek şerit.”
Zhangsun Bodhi onu elinde tuttu ve erik çiçeği kokusunun çok kuvvetli oluşunu ve burun deliğini dolduruşunu hissetti; ancak, erik çiçeğinin gerçek soğuk, buzlu kokusu yoktu. Bunun yerine şakayık gibi kokuyordu.
Qiao Xian, Zhangsun’un başını onaylamayan anlamda salladığını izleyerek kokulu şeridi aldı.
”Efendim, bilgilisiniz ve birçok şey gördünüz. Bu erik çiçeği kokusu karışımı elde etmesi gerçekten o kadar zor mu? “
Parfüm dükkânının sahibi cevapladı; “Genellikle kokunun özü ne kadar kalınsa o kadar iyidir. Ancak bu biraz farklı olduğu için: ilk başta koku hafif, soğuk, buzlu bir koku olmalıdır; ancak bir saat sonra erik çiçeğinin kokusu yavaşça ortaya çıkar, böylelikle onun zayıf, buzlu soğuk kokusunu koklayabilirsiniz. Ne güçlü, ne de hızlı bir şekilde dağılmıyor, birkaç güne kadar sürüyor. “
Qiao Xian, cinayet işlendikten sonra Feng Xiao ve yoldaşının, mekana gidip ipucu alabildiklerini düşündü. Dükkan sahibinin cevabı bu gerçekle tam olarak örtüşüyordu, bu yüzden başını salladı ve kabul etti.
“Bu, bu parfümü kullananın kesinlikle sıradan biri olmadığı anlamına mı geliyor?”
Sahibi; ”Ayrıca farklı soğuk parfüm türleri de var. Örneğin nilüfer çiçeği, bambu, ancak erik çiçekleri yalnızca soğuk kış aylarında çiçek açtığı için, beraberinde kışın buz gibi-soğuk özünü de getiriyor. Bu tür “soğuk” farklıdır ve çok nadirdir. Birkaç yıl önce, belirli bir çeşit nilüfer çiçeği parfümü aldım ve onu kızıma bir düğün hediyesi olarak bırakmak istediğim için satmaya isteksizdim, fakat bu erik çiçeği daha da nadir. Bu tür bir parfümü kim yaparsa, gerçekten ona değer verirdi ve onu kolayca veremezdi. Aksi takdirde, sokaktaki herkes onu nasıl üreteceğini bilirdi ve eğer durum böyle olursa, o zaman nasıl hala özel kalabilir ki?”
Qiao Xian, “O halde bu parfümü nasıl üreteceğini bilen birini tanıyor musunuz?”
Parfüm dükkanının sahibi acı bir şekilde güldü, “Böyle birini tanıyor olsaydım, onları altın parçalarıyla işe alırdım. Hala burada dikilip sana bu kadar çok şey söyler miydim? Beklenmedik şeyler ancak garip harikalarla karşılaşılabilir, talep edilemez. Hayatımın yarısını parfüm işinde geçirdim, bu yüzden bu tür bir parfümün nasıl üretileceğini bilen birini bulursanız, lütfen cömert bir insan olun ve onları bana tanıtın. “
Başını kaşımak için bir an durdu, “Doğru ya! geçen ay Bahar Ayı’ndan Leydi Yunyun dansıyla şehrin yarısını hayrete düşürdü. Her gün farklı bir parfüm kullandığını duydum, ancak buraya benden satın almaya hiç kimseyi göndermedi. Belki ona parfümünü nasıl yapacağını öğreten biri olabilir. Yine de oraya gidebilir ve onun hakkında bilgi alabilirsiniz! “
Qiao Xian ve Zhangsun Bodhi’nin gözleri parladı.
“Bizden önce gelenle bunun hakkında konuştun mu?” Qiao Xian sordu.
Parfüm dükkanı sahibi sağa ve sola salladı, “O zaman aklımdan bile geçmedi. Doğal olarak unutmuştum. “
Qiao Xian, “Şu Bahar Ayı yeri, bir eğlence yeri mi?”
Parfüm dükkanı sahibi, tüm erkeklerin bildiği şüpheli bir gülümseme verdi.
Qiao Xian hemen anladı ve sorduğu sorunun oldukça saçma olduğunu hissetti. Genel olarak parfüm yapmak için kullanılan baharatlar da bir tür ilaçtı. Cui Buqu şifa sanatına aşina olduğu için doğal olarak baharatlara alışmıştı ve erik çiçeği parfümünün çok nadir olduğunu biliyordu. Bu bilgiden yola çıkarak ipuçlarını biraz daha bulmayı başardı. Qiao Xian ve Zhangsun Bodhi, Komutanlarını çok iyi tanırdı. Diğerleri, sık sık hasta olduğunu ve fiziksel gücünden yoksun olduğunu görerek onu küçümseyebilirdi. Ancak, böyle bir kişi rüzgarları ve fırtınaları çağırıp dünyada kendine bir yer açabilseydi, o zaman kesinlikle sıradan insanların tahmin edemeyeceği bir şeye sahip olurdu. Zuoyue Bürosunda, Cui Buqu on günün sekizini yatakta yatarak geçirse bile kimse onu küçümsemeye cesaret edemezdi.
“Jiejian Bürosu üyeleri, Beş Lezzet restoranının bizim kalemiz olduğunu bilseler, kan kusarlar mı?” Qiao Xian, vaka için muhtemel bir ipucu elde ettikten sonra kendini daha iyi hissetti. Yüzü hala ifadesiz ve soğuk olmasına rağmen sesi daha az gergin geliyordu.
Zhangsun Bodhi cevap vermedi ancak ona bir soru sordu, “Bahar Ayı, sen mi gitmelisin yoksa ben mi?”
Qiao Xian, “Elbette ben olmalıyım. Bu yüzünle, insanlar borçlarını tahsil etmek için orada olduğunu düşünecekler, kesinlikle eğlence arayan biri gibi değil.”
Zhangsun Bodhi dua tespihini elinde tuttu ve tek kelime etmedi.
Çünkü, Qiao Xian’ın sözlerine göre çürütebileceği hiçbir şey yoktu.
……
Linlang Lonca Salonu.
Bugün müzayedenin son günüydü, son birkaç güne kıyasla daha fazla insan vardı. Ancak sınır da eskisinden daha yüksekti. Davet dışında, müşterilerin girmeden önce bir miktar depozito vermesi gerekiyordu. Sevdikleri bir şeyi satın almayı başardılarsa, depozito, açık artırma yaptıkları miktara eklenecekti. Gözlerine hiçbir şey takılmadıysa, depozitoları iade edilirdi.
Bu nedenle, başka niyetleri olan birçok insan bulunuyordu; ya da gerçekten bir şey satın almak istemeyenler, sadece kalabalığa gelmek isteyenler.
Feng Xiao, Cui Buqu ve Pei Jingzhe’yi getirdiği anda biri hemen arkasından “Bu Feng-er değil mi?” Diye haykırdı.
O kişi, Feng Xiao’yu görünce hem şaşkın hem de mutlu olarak hemen onlara koştu. ”Feng-er, görüşmeyeli uzun zaman oldu. Seni burada göreceğimi düşünmemiştim! “
Diğer adam uzun bir başlık ve kırmızı cüppelerle 25 ile 26 yaşında gibi görünüyordu. Zarif bir beyefendiye benziyordu, ama Cui Buqu’un keskin gözleri, Feng Xiao’nun etrafındaki davranışının normalden farklı olduğunu anlayabilmişti.
Eski arkadaşlarla karşılaşmak yaygın bir şeydi, ancak bu ilgi ve misafirperverlik biraz fazlaydı.
Yine de onu, Feng Xiao’ya rüşvet vermek isteyen biri olarak görmek de tam olarak doğru değildi. Tıpkı Cui Buqu’un düşündüğü gibi; Feng Xiao kaşlarını kaldırdı ve “Genç Efendi Lin, uzun zaman oldu” diye gülümsedi.
Diğerinin yaşına bakılırsa, bu sözler ağzından çıktığına; geçmişi ve hikayesi Cui Buqu’un zihninde yavaş yavaş ortaya çıkmaya başladı.
Yandang Malikanesi. Jianghu eyaleti arasında, asıl amaçları iş yapmaktı. Zengin olan aileleri de Yandang’ın on üç kılıç stiline sahipti. Başları, Lin Leng, son yıllarında yalnızca Lin Wei adında bir erkek çocuk edindi; bu nedenle bu çocuğu şımartması normaldi. Lin Leng, oğlunun sersem ve tuhaf (*1) alışkanlıklarına karşı bile sessiz kaldı ama onu asla engellemedi. Yandang Malikanesi’nin bu kadar ünlü olmasının nedeni zenginliklerinden veya kılıç tarzlarından değil, Lin Wei’den kaynaklanıyordu.
(*1) bu kelimenin ingilizcesi; queer tam anlamı ile garip/tuhaf demek aslında, fakat eşcinsel kişiler için kullanılır, türkçede kaba tabir ile ‘top’ diye çevirebiliriz.
Lin Wei’nin sersemlemiş ve mutlu olduğunu görünce, Feng Xiao’nun elini tutmak için öne doğru hamle yaptı, diğeri doğal olarak ondan birkaç santim uzaklaştı, eli onun yerine Cui Buqu’un omzuna uzandı. Cui Buqu bunu fark etmeden, Feng Xiao’nun vücuduna doğru çekilmişti, omuzları birbirine çarpıyordu.
Feng Xiao, “Gelin, tanıtmama izin verin. Bu benim çok yakın bir arkadaşım’. Soyadı Buqu adı Cui’dir… QuQu, bu Yandang Malikanesinden Genç Efendi Lin, Lin Wei. “
Bilerek ‘yakın arkadaş’ kelimesine daha fazla vurgu yaptı, dudakları değişik ve sıradışı bir gülümsemeye dönüştü. İnanılmaz derecede müstehcen ve açıktı; herkesin görebileceği kadar.
Cui Buqu: ???
¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤¤
Çeviri: @fujoshe1
Edit: littleowlsekai
Önceki Bölüm ♡♡♡♡♡ Sonraki Bölüm
