Dünyada 108 milyar insan öldü

Share

Müzik odasında Lin Feiran, müzik notasına bakarken piyano taburesine oturdu.

Bu bir hafta sonra okulundaki sanat festivali için gerçekleştireceği solo performansın müziğiydi. Liseye başladığından beri, Lin Feiran’ın her zamanki piano pratikleri oldukça azalmıştı. Okul transferi ve yeni çevre nedeniyle neredeyse bir aydır piyanoya dokunamamıştı. Daha önce iki gözü kapalıyken çalabildiği müzik şimdi yabancı geliyordu.

Lin Feiran notaları tekrar gözden geçirdi. Kitabı sehpanın üzerine düz bir şekilde koyarak piyano çalmaya hazırlandı.

O anda derin hoş bir ses kulaklarına ulaştı: “Okulumuzun Dördüncü Kültür ve Sanat Festivali bugün başlıyor. Kültür, okulumuzun ruhunu, sanatını şekillendiriyor…”

Lin Feiran sesin geldiği tarafa bakmasına engel olamadı.

Müzik odasının önünde bir erkek ve kız öğrenci platformun üzerinde duruyordu. Kız öğrencinin adı Wang Yao idi, komşu sınıflarının sınıf başkanıydı. Güzel, nazik ve dilbaz; sanat festivalinin kadın sunucusu olarak seçilmişti. Kız sunucunun yanında Lin Feiran’in baş düşmanı, Gu Kaifeng vardı.

Hayır, açık olmak gerekirse, Lin Feiran tek taraflı olarak Gu Kaifeng’ı baş düşmanı yapmaya karar vermişti.

Gu Kaifeng’ın kendisinin bundan haberi yok gibi gözüküyordu…

Lin Feiran gizlice Gu Kaifeng’a baktı.

Lise ikide olan bir öğrencinin, Gu Kaifeng’ın, 184 cm uzunluğunda olmak için ne yiyerek büyüdüğünü merak etti. Yine de, alışılmış, uzun boylu, bambu direğine benzer bir fiziğin aksine, Gu Kaifeng’ın vücudu, yeterli miktarda kasla orantılıydı. Hoş bir şekilde yakışıklı yüzü ve okul üniformasını giyerken son derece göz kamaştırıcı görünen fiziği nedeniyle, okulun en çekici çocuğu olarak biliniyordu.

17 yaşında hâlâ daha fazla büyüyebilirsin. Bazı insanlar daha erken büyürken bazıları geç çiçek açar. 20 yaşına kadar bekle ve kimin daha uzun olduğunu görelim! 175 cm Lin Feiran, dalgın bir şekilde önündeki piyano notasını çalmaya başladığında öfkeyle düşündü.

Lin Feiran yatılı okula bir ay önce ikinci yıl başlarken transfer olmuştu. Bu, babasının şirketin Avrupa’daki şubesinde çalışmaya gönderilmesi ve Lin Feiran’i ilgilenecek kimsesi olmadan bırakması yüzünden olmuştu. Annesi eski evinde kalmak istemişti. O şehirdeki öğretmenleri ve eğitim kalitesi, Lin Feiran’in şu anki okuluyla karşılaştırılamazdı. Sonuç olarak, Baba Lin, çocukluğundan beri şımartılmış genç usta Lin Feiran’i yatılı okula göndermeye karar vererek ayağını yere koydu.

Başlangıçta, Lin Feiran okul değişikliğini ciddiye almadı. Hatta yatılı okula gitmenin yeni deneyim olacağını bile düşünmüştü. Ailesinden ayrı, tek başına yaşamanın cennette olmak gibi hissettireceğini hayal ediyordu. Ancak çabucak yanıldığını fark etti.

Çünkü oda arkadaşı Gu Kaifeng idi.

Gu Kaifeng – genel olarak oldukça iyi olan adam – yakışıklı bir yüze sahipti ve spor yapmakta iyiydi, çokça yetenekliydi ve zengin bir aileye sahipti. Eğer yabancılara karşı kişiliği soğuk olmasaydı, onun harika olduğunu söyleyebilirdin.

İşlerin Lin Feiran için kötüleşmeye başladığı zaman 4x400mlik bayrak yarışına katıldığı zamandı. Dikkatsizce koşarken düşmüştü. Hızlıca kalkıp acısına katlanarak elinden gelen en iyi şekilde koşsa bile başkaları tarafından geçilmişti. Ancak çubuğu Gu Kaifeng’a verdiğinde beklenmedik bir şekilde tek nefeste üç kişiyi yakalamıştı.

Yarış bittikten sonra kimse Lin Feiran’i suçlamadı. Hatta iki hevesli kız yanına gelerek ona su ve ilaç verdi ve yarasını tedavi etmesine yardım etti. Ama herkesin Gu Kaifeng’a bir kahraman gibi davrandığını görmek, Lin Feiran’in kendisiyle karşılaştırıldığını ve eksik olduğunu hissetmesine neden oldu…

İlkokuldan beri okul spor müsabakalarında en popüler olan bendim, ah!

— Kısacası her türlü rahatsız hissetti.

Lin Feiran dudaklarını ısırdı, dalgın dalgın piyano çalarken bir hata yaptı.

Dersin bittiğini belirten zil çaldı, Lin Feiran endişeyle piyano çalmayı bıraktı.

Öğleden sonraki son ders bireysel çalışmaydı. Sanat festivaline hazırlanmak için öğretmenler iki sunucuya ve piyano çalışması yapması gereken Lin Feiran’e odaklandılar. Lin Feiran piyano çalarken Gu Kaifeng ve Wang Yao repliklerini tekrar ederken iki tarafta birbirini rahatsız etmedi.

Piyano sesi kesildiğinde Wang Yao’nun net ve çekici sesi duyuldu: “Kaifeng, kantine gidecek misin?”

Gu Kaifeng’ın sesi kayıtsızdı: “Daha sonra gideceğim.”

Lin Feiran, Gu Kaifeng’ın daha sonra gitmek isteyeceğini düşünmedi. Wang Yao ile gitmek istemediği için olmalıydı. Gözlemlerine göre Gu Kaifeng güzel kızlara karşı bağışıklıydı.

— Lin Feiran okula bir haftalığına zar zor transfer edildiğinde başka bir sınıftan güzel bir kız aniden ona doğru koştuğunda ve utangaç bir şekilde ona güzel bir zarf uzattığında kapının yanında dinleniyordu. Lin Feiran kendinden geçmişti; sonsuz cazibesinin bir sonucu olarak daha birkaç gün önce transfer olmasına rağmen birisinin ona çoktan bir aşk mektubu yazdığını düşündü. Kendisiyle gurur duydu ve düşündü, cevabını çoktan bildiği bir soruyu sordu: “Bu kimin için?”

Diğer kız kızararak konuştu: “Sizi rahatsız ettiğim için üzgünüm ama lütfen bunu Gu Kaifeng’a verin. Teşekkürler.”

Kızın “senin için” demesini bekleyen Lin Feiran: “…”

Önceki okulunda Lin Feiran de ‘okuldaki en yakışıklı’ seviyesindeydi. Uzun boylu değildi ve oldukça zayıftı ama çok yakışıklıydı. Hassas yüz hatlarıyla basitçe ‘güzel’ olarak tanımlanabilirdi. Küçükken hep küçük bir kız olduğu düşünülürdü. Onun gibi güzel genç erkekler genellikle okulda popüler kabul edilirdi. Ama yakışıklı ve erkeksi Adonis Gu Kaifeng ile karşılaştırıldığında Lin Feiran gerçekten biraz eksikti. En azından erkek arkadaş olarak kızlar Gu Kaifeng’ın tipini daha çok tercih ediyordu.

Adonis, Afrodit’in aşık olduğu ölümlünün adıymış.

Lin Feiran tamamen öfke doluydu. Mektubu aldığı gibi sınıfa dönmüş ve Gu Kaifeng’a fırlatmıştı. Sonrasında kendi sandalyesine oturmuştu. İki kişinin sandalyeleri sadece bir koridorla ayrılmıştı bu yüzden Lin Feiran Gu Kaifeng’ın aşk mektubunu masanın bir köşesine fırlatırkenki kayıtsız bakışlarını açıkça görebilmişti.

Lin Feiran daha fazla içinde tutamadı ve onunla uğraşmak için ağzından çıktı: “Onu oraya mı koyacaksın?”

Gu Kaifeng ona baktı ve sordu: “Onu yere atmalı mıyım?”

Lin Feiran: “…”

Lin Feiran: “Hayır demek istediğim açıp bir bakmayacak mısın?”

Gu Kaifeng kaşlarını kaldırdı, Lin Feiran’ın yüzüne baktı ve sordu: “Kızdan olana mı?”

Lin Feiran bunun saçmalık olduğunu düşünüyordu ama şunları söyledi: “Doğru, çok güzel olandan.”

Gu Kaifeng: “O zaman hayır.”

O zamanlar Lin Feiran bunun hakkında düşünmemişti. Ama daha sonra tekrar düşündüğünde bir şekilde garip hissettirdi. Bununla birlikte, Gu Kaifeng ile olan ilişkisi konuşmama derecesine doğru yavaş yavaş kötüleşiyordu. Bu tür bir konu hakkında soru sorması söz konusu bile değildi bu yüzden Lin Feiran şüphelerini yalnızca kendine saklayabilirdi.

Müzik odasında reddedilen Wang Yao biraz memnuniyetsiz hissetti. Sınıfta kaldı ve Lin Feiran’e doğru bir soru sordu: “Müzik odasıyla ilgili hikayeyi duydunuz mu?”

Gu Kaifeng soğukça başını aşağıda tuttu, senaryonun sayfasını çevirdi ve ses çıkarmadı.

Atmosfer biraz garipti. Lin Feiran çabucak cevap verdi: “Hangi hikaye?”

Wang Yao: “Bu müzik odasında birinin öldüğü söyleniyor. Geceleri burada kalırsan belki görmemem gereken bir şey görebilirsin.”

Lin Feiran sohbete katkıda bulunmak istedi ama Gu Kaifeng güldü, hâlâ kitabına bakıyordu ve “Eski zamanlardan beri 108 milyar insan öldü, insanlar hemen hemen her yerde öldü.”

Wang Yao: “…”

Lin Feiran: “…”

Lin Feiran başını çevirdi. Gu Kaifeng’dan uzaklaşarak ona göz devirdi.

Kendini beğenmiş bir pislik gibi davranmamak seni öldürür mü?

Wang Yao kantine gitti. Gu Kaifeng sahnenin dibine uzandı, senaryoyla uğraştı. Lin Feiran piyano çalmaya başladı.

Müziği çalmasının ortasında, Gu Kaifeng aniden senaryoyu sahnenin ortasına fırlattı. Lin Feiran’a tek kelime etmeden başını çevirdi ve iki eli cebinde odayı terk etti.

Bu doğru Gu Kaifeng da bir şekilde Lin Feiran’i sevmiyordu.

Bunun için iki ana sebebi vardı.

Birincisi, Gu Kaifeng’ın özgür kişiliği yüzünden diğer insanlarla kaynaşmayı sevmiyor oluşuydu. Buna ek olarak, babası okula para bağışlamıştı ve bu yüzden öğretmenler onu büyük ölçüde kayırıyordu. Hatta Gu Kaifeng’ın yurtta arkadaşı olmadan yaşamasına bile izin vermişlerdi. Ancak Lin Feiran transfer olduktan sonra okulda fazla yatak kalmamıştı. Bu yüzden Gu Kaifeng’ın tek kişilik dünyasını rahatsız ederek Lin Feiran’i Gu Kaifeng’ın odasına koymuşlardı.

Aslında Gu Kaifeng dar görüşlü birisi olmadığı için asıl sebep bu değildi. Başlangıçta Lin Feiran ile barışçıl bir şekilde geçinmeyi bile düşünmüştü ama ilgi odağı olan ve haksız hisseden Lin Feiran genellikle Gu Kaifeng’a karşı olumsuz davranırdı. Gu Kaifeng da aptal değildi. Sebebini tam olarak bilmese de karşı tarafın ona düşmanlık beslediğini anlayabiliyordu. Sonuç olarak yavaş yavaş Lin Feiran’i görmezden geldi. İkisi aynı sınıfta olup aynı yurt odasında yaşamalarına rağmen birbirlerini yok sayarak karşılıklı olarak etkileşimde bulunmuyorlardı.

Gu Kaifeng müzik odasından ayrıldığında Lin Feiran çalmayı bıraktı.

Müzik kitabını düzeltti ve piyano taburesinin içine koydu aceleyle müzik odasından ayrılmadan önce biri onu arkasından kovalıyormuş gibi davrandı.

çn: gece tuvalete giderken benim eşgal

Lin Feiran kendinden bir korkak olarak bahsetmediğinden bunu söylemek onun için utanç vericiydi. Birçok insan böceklerden, yılanlardan veya farelerden korkardı; Lin Feiran bunların hiçbirinden korkmuyordu. Çocukken bir köyde büyümüştü ve bu tür şeylere karşı bağışıklığı vardı. Ancak zayıf bir noktası vardı: hayaletlerden korkuyordu. Az önce Wang Yao yarı doğru yarı yanlış bir hikaye hakkında gevezelik etmişti ama Lin Feiran müzik odasında tek başına kalmaya cesaret edememişti.

Lin Feiran küçükken büyükbabası tarafından köyde büyütülmüştü. Büyükbabasının mesleği modern bir pencereden bakınca kesinlikle bir dolandırıcı olarak nitelendirilebilirdi. Onunla yaşadığı yıllar tuhaftı ama büyükbabasının hangi gerçek becerilere sahip olduğunu görememişti. O zamanlar büyükbabasının en büyük hobisi Lin Feiran’e korku hikayeleri anlatmaktı. Hikayeler inanılmaz derecede gerçekçiydi ve genç Lin Feiran merakla doluydu. Hayaletlerden aşırı derecede korkmasına rağmen bu hikayeleri dinlemeye kendini zorladı. Büyürken hayaletlerden daha da korkmaya başladı ve bu özelliği hâlâ duruyordu.

»»——☠——« … »——☠——««